Mimarlik her zaman siyasi projelerle yakindan iliskili olmustur. Bu iliskinin en görünür imgesi ise kamu kurumlaridir. Tarihin daha demokratik bir dönemi de olsa, bu durum modernist çagda da degismedi; hatta güçlendi. Ama modernizm, temelde, idealist ve ütopyacidir ve ekonomik, siyasi, sosyokültürel ve teknolojik ilerlemeye dayanir. Modern siyasi ütopya idealini mükemmel bir sekilde tasarlar. Bu ütopyaci vizyonu ifade etmenin kendine özgü dili Anitsallik ve etkileyicilik haline gelir. Hayati Tabanlioglu’nun tasarladigi, 1970’lerin basinda insa edilen, Taksim Meydani’ndaki AKM, Istanbul’da kültürel ve politik törensel organizasyonlarin ve ‘yüksek sanat’ gösterilerinin gerçeklestigi ana merkez. Ilk arketipsel sosyo-modernist üslubu AKM’yi Türkiye Cumhuriyeti’nin ütopyaci vizyonunun mükemmel simgesi kiliyor: Atatürk’ün kavrayisi ve siyasi gücünün rehberliginde laik, ilerici ve modern bir ulus devletin simgesi.

Ancak bu son derece ilginç bina simdi ölümcül bir krizle karsi karsiya; popülist siyasi iktidarla el ele ilerleyen neo-liberal ekonomik iktidarin gücü tarafindan nezihlestirilme tehdidi gündemde. Yerine daha süslü, ‘post-modern’, muhtemelen ticari bir havasi olan bir kompleks planlaniyor. Protestolar düzenleniyor, AKM’nin sonunun getirilmesine ve nezihlestirilmesine karsi kamuoyunda yogun tartismalar yasaniyor. Binanin dogusu ise ironiyle dolu. Yeni insa edilmisken 1970’de bir gösteri sirasinda yanan bina, muazzam yeniden insa ve koruma çalismalarinin ardindan, birkaç sene sonra, küllerinden yükselen Zümrüd-ü Anka gibi tekrar açildi. Ama simdi ikinci bir yanginla karsi karsiya -bu sefer küresellesme, neo-liberal ekonomi ve politik olumsuzculuk güçleri kundaklayacak binayi.

AKM, yakmali mi yakmamali mi? Soru bu.

Bu kriz, gerçekten de, daha büyük, küresel bir egilimin sonucu. Soguk Savas’in sonu ve neo-liberal kapitalizmin dünyanin tamamina hakim olmasiyla birlikte çesitli ülkelerde sosyalist ve sosyal demokrat modernlesmeyi temsil eden sayisiz bina ayni silinme ve nezihlestirme kaderiyle karsi karsiya bugün. Ilginç olan su ki, bu binalarin yerine yapilacak yapilarin çogu, küresel kapital ve popülist siyasetin dayattigi neo-muhafazakar düzeni mesrulastirmak için, tarihin belirli dönemlerinin -toplumsal Ütopyanin- anisini silmek üzere tasarlanmis. Bu ‘yeni’ vizyonlar sistemli olarak muhafazakar, nostaljik ve kiç. Bu olguya Berlin’de Palast der Republik’in ve Moskova’da Hotel Rossija’nin yikilisinda rastliyoruz. Hepsinin yerine ‘klasik’ üsluplarda binalar gelecek: ilki eski ‘kale’msi haline dönecek, ikincinin yerine ise Disneyland benzeri bir ticaret merkezi yapilacak. Bu trend neredeyse tüm sehirlerde kamu alanlarinin özellestirmelerine yönelik genel bir egilimin kaniti. Daha sert toplumsal bölünme ve çatismalarin eli kulaginda. Bu durum, bugün hakim güçlerin dayattigi yeni kentselligin ve toplumsal düzenin gerçek dogasini gösteriyor.

Açiktir ki, toplumsal bilincin bu küresel egilime direnmek için harekete geçirilmesi acil bir görev haline gelmis durumda. Sanat dünyasi da, elestiri ve tahayyül kapasitesiyle bu savasin öncüsü olmali. Sehir, kamu alanini ve demokratik degerleri, yani Çokluk’un degerlerini savunan alternatif kentsel ve toplumsal projeler hayal etmenin, denemenin ve tanitmanin savas meydani olmali. Çagdas sanati kentsel gerçeklikle kaynastirmayi amaçlayan 10. Uluslararasi Istanbul Bienali vesilesiyle, AKM’nin kaderi kaçinilmaz bir sekilde üzerinde durulmasi gereken bir konu. AKM’ye sanatsal müdahaleler ve elestirel vizyonlar getirip sergilemek binayi etkili bir sekilde halka tekrar tanitabilir, binanin gelecegi hakkinda diyalog ve tartisma baslatabilir. Bu, bienal için ‘dogal’ bir seçim.

Dünyanin farkli yerlerinden 15’ten fazla sanatçi çalismalarini sunmak üzere AKM’ye davet edildi. Bazi isler, sanatçilarin binanin tarihi ve gerçekligi üzerine yaptiklari derinlemesine arastirmaya dayali olarak, özellikle mekân için yaratildi, bu islerle diger sanatçilarin islerinde ifade edilen daha ‘küresel’ tecrübeler arasinda baglanti kuruldu. Küresel kentsel nezihlestirme egilimi ve post-ütopyaci gerçeklikle tartisan, çesitli hikayeler ve stratejilerden olusan bir tür konçerto yönetiliyor burada. Farkli diller ve araçlar kullanan bu çalismalar, krizdeki bu binaya yeni bir enerji ve hayat siringa ediyor.