VAHRAM AGHASYAN


Vahram Aghasyan 1974’te Ermenistan’da dogdu, Ermenistan’in baskenti Erivan’da yasiyor ve çalisiyor. Su anda Italya’nin Prato kentindeki Centro per l’Arte Contemporanea Luigi Pecci’de yer alan “Progressive Nostalgia” sergisine ve Heterotopias/Heterotopyalar baslikli I. Selanik Çagdas Sanat Bienali’ne katiliyor. Çalismalari Lyon’da bulunan Musée d’Art Contemporain’deki “Contemporary Video Art from Armenia/Ermenistan’dan Çagdas Video Sanati” ve Istanbul’daki Feshane-i Amire’de düzenlenen “Neighbors in Dialogue/Komsulararasi Diyalog” sergilerinde yer aldi. 2005’te düzenlenen 51. Venedik Bienali Ermenistan Pavyonu’ndaki “Resistance Through Art/Sanatla Direnis” karma sergisine katildi. Son kisisel sergisi “Ghost City/Hayalet Sehir”e ACCEA-Ermeni Çagdas Deneysel Sanat Merkezi ev sahipligi yapti. Ermenistan’daki modernlik projesi yari basarisiz, yari bitmemis durumda. Aghasyan da, video enstalasyonlari ve dijital fotograflarinda bu mimari sahalari arastiriyor ve yerel modernligin toplumsal boyutlarini Sovyet mimarisinin tarihsel, figüratif ve jeopolitik boyutlarinin analizi araciligiyla gösteriyor.

Hayalet Sehir

149 bin kisilik nüfusuyla Gyumri Ermenistan’in ikinci en büyük sehri ama 1988 yilindaki korkunç depremde gördügü agir hasarla biliniyor. Evsiz kalanlara yardim etmek amaciyla Sovyet Hükümeti Mush adinda yeni bir yerlesim bölgesi insa etmeye karar verdi. Bu bölge sehrin yakininda oldukça büyük bir alan. Insaat 1989’da basladi ama bitirilemedi. Mush sehir merkezine çok yakin. Merkezden yapilacak on dakikalik bir yolculukla kendinizi bu korkunç ölü binalar “issizligi”nda bulursunuz. Modernizm’in hayaletimsi hortlagi her daim Mush’tadir. Bu bir hortlak çünkü modernist insaat asla bitmedi. Modernizm Ermenistan’i asla tam olarak terk etmeyecek, çünkü hiçbir zaman tam olarak gelmedi. Konut binalari ve bölgeleri giderek banliyölere ve sehirlerin dis mahallelerine itildi ve unutuldu. Bugün bile ya az ilgi görüyorlar ya da hiç görmüyorlar. Zamanin ve hava sartlarinin insafina birakildilar ve bir gün silinip yok olacaklar. Ama bu gerçeklesene kadar belli gerçeklerin sessiz hatirlaticilari olarak duruyorlar. Mush'un merkezinde durup islevini yerine getirememis binalara bakinca insan onlar için amaçlanan parlak gelecegi ve bu binalarin bünyelerinde tasidiklari ütopyaci haleyi düsünmeden edemiyor.