IVAN GRUBANOV


Ivan Grubanov 1976’da Belgrad’da dogdu, yasamini ve çalismalarini Belgrad ve Londra’da sürdürüyor. 2002-2003 yillarinda Amsterdam’da Rijksakademie’de misafir sanatçi olarak bulundugu dönemde, “Visitor/Misafir” adli çalismasini gerçeklestiren sanatçi, bu çalismada sadece yakin geçmisin elestirel bir tanikligini yapmakla kalmamis, kisisel olanla tarihsel olan arasinda derin bir diyalog olusturarak sanatsal bir meydan okuma eylemi gerçeklestirmistir. 2005 yilinda Londra’da Delfina bursu kazanmistir. Sanatçinin diger önemli çalismalari arasinda, “Afterimages/Görüntü Izleri” baslikli çizim dizisi, “Stages/Evreler” ve “Non-Institutional/Kurumsal Olmayan” baslikli resim dizileri ve “Study of My Father/Babamin bir Etüdü” baslikli slayt enstalasyonu bulunuyor. Son dönem karma sergileri arasinda, Selanik Bienali (2007), Smart Proje Mekâni (2007), South London Galerisi (2006), The Drawing Center ve Apex Art (New York, 2006); Tiran Bienali (2005), Kunsthalle Bern (2005), Extra City Antwerp (2005), son dönem kisisel sergileri arasinda ise KCB Galerisi Belgrad (2007), Nogueras Blanchard Galerisi (2006), Stroom Den Haag ve Belgrad Güncel Sanat Müzesi (2005) sayilabilir. Sanatçi, Le Grand Café, St Nazaire (Fransa, 2007) ve MUSAC, Leon’daki (Ispanya, 2008) kisisel sergilerinin hazirliklarini sürdürmektedir.

Ziyaretçi

Ivan Grubanov Lahey’deki Uluslararasi Ceza Mahkemesi’nde eski devlet baskani Slobodan Miloseviç’in durusmasina katildi; “Ziyaretçi”, sanatçinin 2002 ve 2003’te durusma salonunda yaptigi 160’tan fazla tükenmez kalem ve mürekkep çizimden olusan bir seri. Grubanov’un çizimleri sürecin benzersiz bir görsel stenografisini, ama ayni zamanda da sanatçinin, Mahkeme’de özetlenen yakin dönem ulusal tarihiyle yüzlesmesinin son derece derin duygusal bir kaydini sunuyor. Grubanov durusma salonundaki iki yillik mevcudiyetini, bir sanatçinin tarihin seyrine katilma gücüyle iliskili olarak tasidigi sorumlulugu yerine getiren edimsel (performatif) bir eylem olarak gördü. Sanatçinin çizimleri birer karsit-belge, herhangi bir heyecan uyandirici eylemden yoksun bir biçimde, durusma salonundaki olaylari gün be gün ustalikla betimliyor, ama devamli olarak izleyiciyi ressamin duygusal katilimiyla yüzlestiriyorlar. Sik sik Miloseviç’e odaklanan Grubanov portrecilik fikrini yapibozuma ugratiyor ve çagdas çatismalarin temel dürtüsü olarak özdeslesme kavraminin önemini ima ediyor. Bu minimal ve genellikle kisim kisim ve belirsiz çizimler uluslararasi adalet kavraminin arkasindaki duygusal gerçekligi tam ve dogru bir sekilde resimliyor.