RAMAZAN BAYRAKOGLU


Ramazan Bayrakoglu 1966’da Balikesir’de dogdu, Izmir’de yasiyor ve çalisiyor. Sanat egitimine 1984 yilinda Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde basladi. Yeni kurulan ve kalabalik ve seçkin bir egitimci kadrosuyla deneysel içerikli bir egitim modeli uygulanan bu bölümün ilk mezunlarindan olan sanatçi 1989 yilinda ayni bölüme asistan, 1992 yilinda ise yardimci doçent olarak atandi. Resmi merkeze alarak farkli sanat disiplinleriyle ugrasan sanatçi, resmin klasik algilanis biçimini bozmaya ve resme kavramsal bir içerik kazandirmaya yönelik çalismalar yapmaktadir. Çalismalarinda agirlikli olarak anlam oyunlarina açik metinler kullanan Bayrakoglu, standart bir forma bagli kalmayan ve farkli malzemelerle uygulamalara açik bir tavir gelistirmistir. 9. Uluslararasi Istanbul Bienali kapsaminda düzenlenen “Freekick” sergisine de katilan sanatçinin önemli sergileri arasinda, “Istanbul Meltemi”, Genç Türk ve Alman Sanatçilar, Proje 4L, Elgiz Çagdas Sanat Müzesi (Istanbul, 2006), “Poetika/Erotika”, Galerie Perpetuel (Frankfurt, Almanya, 2005), “Sesler, Geceyle Büyüyenler”, Borusan Sanat Galerisi (Istanbul, 2005), 2004’te “Üstü Degil, Kendisi”, K2 Sanat Merkezi (Izmir, 2004) ve “Bilginin Sifir Noktasi”, Izmir Iletisim Galerisi (2002) bulunmaktadir.

Basit Cevaplar

Siradan insana ait bir fikrin normal kosullarda kullanim degeri ve yönlendirme gücü yoktur. Siradan olan ancak kitlesel bir bütünlük kazandiginda yaptirim gücü ve kullanim degeri kazanir. Fakat siradan bireyin statükocu ruhu onu kitlesel örgütlenmelerden uzak tutar. Algimiza müdahale gücü bulunmayan siradan insanin dünyasi sanatçinin ilgi alanindan büyük ölçüde çikmistir. Bununla es zamanli olarak sanatçi ilgi alanini mülteciler, göçmenler, sefiller, travestiler, escinseller, AIDS’liler gibi marjinal bireylere, daha keskin bir tanimla çaresiz siradana çevirmistir. Marjinallere olan bu ilgi politik bir vizyon duygusu uyandirir, oysa bu apolitik bireyin apolitik sanatçi tarafindan politik vizyon yanilsamasi ile kutsanmasidir. Çünkü onlara gösterilen ilgi ideolojik olmaktan çok sömürgeci ruhtan kaynaklanir. Çok az sanatçi için bu insanlar bir projeden öte ilgiyi hak eder.
Siradan insanin kendi cografyasi içinde ekonomik, politik ve etnik gerilime dayali problemlere bakisi ve çözüm önerileri bu projenin temelini olusturur. Siradan bireyin dünyasini kendi mekânindan çikarmak, duvar resmi olarak kamusal alana tasimak, kutsayici bir etki yaratir. Fakat siradan olaninin siradanligi ile yapitin kutsayici gücü arasindaki çeliski siradana verilen degeri nötrler. Yapit siradan bireyi önemsedigi ölçüde inandiriciligini kaybeder. Abartili bir kutsamayla mizahlasir. Bu çalismada da hedeflenen budur, bütün gerçekçi içerige ragmen anlam ve anlatimin sifirlandigi, aslinda anlatilanin hiçbir sey ifade etmedigi bir noktanin yakalanmasidir.