Sarkis

Atatürk Kitapligi, Taksim

Haritada gör

1938, Istanbul, Türkiye; Paris’te yasiyor.


Sinan Louis Khan

“... Ayasofya’nin yarim biraktigini tamamlayan Mimar Sinan’in, kubbe mimarligini da doruk noktasina ulastirdigini görüyoruz. ... Ilk önemli yapisi Sehzade Camisi’nde, Sinan sonrasinin da klasik çözümü olarak tekrarlanacak bu sonucu ortaya koyan Mimar Sinan, ... kubbe mimarliginin en kristalize biçimine ulasmak için sayisiz denemeye girismistir. ... [Selimiye Camisi’nde] bir yandan kubbe-yarim kubbe iliskisinin getirdigi ‘articulation’ olanagi kubbe-tromp-yarim kubbecik iliskisinde degerlendirilmis, böylece sekiz ayaga oturan kubbenin en yetkin ‘syntactique’ kurulusla kare plana baglanmasi saglanmis, bir yandan da dört esdeger minareyle vurgulanan merkezi kubbe kendisiyle yarisacak tüm diger örtü ögelerinden yalitilarak tüm mekâna egemen olmustur. ... Sinan, Roma mimarligindan Bizans mimarligina, giderek Rönesans mimarligina dek, tarimsal dönem mimarliginin en önemli gelisim çizgilerinden biri olan kubbe mimarligini doruk noktasina ulastirmis olan kisidir...”

“... Modernizm’in son önemli çikisi olan Brütalizm’in ustalari arasinda yer alir Louis Kahn. Smithson’larin isim babaligini yaptigi Brütalizm, aslinda basa dönerek Modernist normlari yeniden ele alir. Özellikle de Islevselci bakisin, gerçekte yapinin kendi sözünü öne çikarmasi gerektigini gecikmis bir saptamayla dile getirmesi, Brütalist mimarligin Modernizm’e son yillarinda güçlü bir soluk katmasini saglayacaktir. Farkliliga giden yolun mesrulasmasi Louis Kahn’a da tek defalik tasarimlarla yinelenemez ürünler vermenin yolunu açar. ...
Ne ki bu üretimin Kahn’in yeniden üretilemez sözüyle anlam kazandigi unutulmamalidir. Bu, Modernist tikanmanin bir baska göstergesidir: Ancak yeniden üretilemez olanla var olabilme.
Louis Kahn, tek defalik keyfi sözüyle çogulluga çagri çikarmisti. Yüzyil mimarligi çagriya yanit verdi, fakat yanit yalnizca söz çogullugunu degil, dil çogullugunu da getirdi. Louis Kahn görkemli bir finalle Modernizm’in bitisini haber veriyordu.”

(Aykut Köksal, Zorunlu Çogulluk, Istanbul 1994, s. 38-39, 153-154.)